15 Kasım 2012 Perşembe

kelimelerimi bile haketmeyen bi insan için cümleler kurmaya çalışmam zaten çok saçmaydı.

   bu öcü işi tamamen bitti. artık yapamam ya cidden. midemi bulandırıyor çocuk.

  sabah her şey güzeldi. 'günaydın' dedim ben buna. o da karşılık verdi. bi problem yok gibiydi. akışına bırakmıştım artık karşılaşmak için çabalamıyordum. ya da gördüğümde konuşmamak için kendimi tutmuyordum. ilk defa rahattım bugün karşısında. ama gelgörki bu durum fazla uzun sürmedi. 3. teneffüs kantinde gördüm bunu. yemek almış kendine aç hayvan. tam karşıma oturdu. bende mutluyum tabi. hani benim için yaptığını düşünüyorum ya. şu an fark ettim de bugüne kadar ne kadar da polyanna rolü oynamışım ben ne kadar da kandırmışım kendimi. neyse bunu daha sonra konuşuruz. bizim saçaklıya bi şey anlatıyordum bi kaç dakika bakmadım çocuğa. o sırada şen kahkahalar duydum kafayı bi çevirdim. anaam o da ney? pozisyon aynen şöyle: benimki ( nerden benimki oluyorsa lan hiç bi şeyim olamaz o benim haftada bir çıkardığım kakam bile ondan değerli yani ) sandalyede oturmuş bi kız bunun omuzuna kolunu koymuş. bunların karşısında da başka bi kız işveli işveli gülüyor. ben bi sinir oldum anlatamam. kıpkırmızı kesildim resmen. avuciçimi yoluyorum. içimden o kızın kolunu koparıp götüne sokmak, diğer kızın saçlarından tutup ankesörlü telefona kafasını milyon kere çarpmak, öcünün de gözlerini oymak geliyordu. ama yapamadım. işte kıskanmanın en kötü yanı. gidip herife hesap bile soramıyorsun sana ne dese haklı çünkü. anası değilsin bacısı değilsin. hele sevgilisi hiç değilsin. onu daha önce hiç böyle kızlarla samimi halde görmedim. gerçi o kızların ikisi de yavşak ama onun da bu kadar rahat olmaması gerekir. benimde samimi erkek arkadaşlarım var ben onlara götümü başımı ayıra ayıra gülüyor muyum yok. tamamen terbiye meselesi.

   neyse ben bi kaç saat kendime gelemedim. ne yapacağımı şaşırdım. bi yerde oturamadım sürekli darlandım falan. öğleni zor ettim valla. gittik yemekhaneye. yemek yiyoruz saçaklıyla ben. o bitirdi tabağındakileri döktü geldi. bende bitirmek üzereyim. ayağıma tekme attı bu. ben anladım tabi öcünün geldiğini ama dönüp bakmadım. hani tavırlıyım ya. benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı bence ( tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış..  ) saçaklı da çocuğu izliyor hani bana bakıyor mu yemek sırasında diye. tam ben dalyan köftemin kalanını ağzıma atmış yerken ' hiiiih oha ' dedi saçaklı. bende o öyle bi ses çıkarınca döndüm otomatikmen.
'bizim okulun yurdunda başka okuldan kızlar kalıyor ya hani bi tane var. şu sarı kafalı bizden küçük.'dedi.
' eee ne olmuş ona?'
" seninki yanındaki çocuğa o kız geçerken 'şu kız varya yengen olur' dedi"
 ben hiç bi tepki vermedim, veremedim. ağzımdaki yemek kurudu kurudu elma koçanı gibi tatsız kayış gibi sert oldu. yutamadım bi an. gözümün önünden son 2 ayda yaşadıklarım geçti. bakışmalar gülüşmeler günaydınlar... etraf karardı sonra. her şey soluklaştı. kelimeler anlamını yitirdi. sadece ben kaldım geriye. benden geriye kalansa hiç..
"yine mi kandırıldım" diye sordum kendime. isyan etmedim vardır allahın bi bildiği dedim. kalktım yemeğimi döktüm. okula gittik. boş bi sınıf bulup ağladım çok ağladım. ama sessizce kimseye duyurmadan. benim o halimi görünce saçaklı çok sinirlendi.
" yeter be kızım yeter. ağladığına değmez. biliyorum şu an onun için değil. kendin için ağlıyorsun. ona kızdığından daha çok kızıyorsun kendine. ne yaptım ben diyorsun. daha iki kelimeyi bir araya getiremeyen kızların hepsine yavşak yavşak davranan, kaba saba, biriyle konuşmasını bilmeyen bi hayvan için verdiğin uğraşlara yanıyorsun. ama değmez cidden. bak böyle olması gerekiyormuş senin bunu yaşaman gerekiyormuş. ya bi düşün senle o aynı mısınız? sen bunu bi kez gargamelde yaşadın. demiyo muydun ' hiç bi şeyden konuşamıyorduk paylaşacak bi şey bulamıyorduk' diye. öcü sanki ondan daha mı iyi? bu çocukla ne paylaşabilirdin ne konuşabilirdin? derdini anlattığında seni dinleyip anlayabilir miydi? hiç zannetmiyorum. kendi iç sesine kulak vermeyen işine geldiği gibi davranan bi çocuk bence ne seni dinlerdi ne de anlardı. bunu ondan beklemen bile yanlıştı. bi kendine gel. değerini bil. hayatında illa bi erkek olmak zorunda değil. evet sende haklısın iltifat duymak sevildiğini hissetmek istiyorsun ama bunun için erkekleri amaç haline getirme. annen senin şu halini görse valla üzülürdü benim kızım insan olduğunun farkına varmayan bi beyinsiz için mi böyle ağlıyor diye. son kez söylüyorum kendine gel. bağır çağır ye iç gez gül geç. hayatını erkeklerin varlığına bağlama. birey olduğunun farkına var. mutlu olmak için birine ihtiyacın yok tamam mı?" dedi
"piki" dedim bende. kız haklıydı hemde her kelimesinde. ( onu seviyorum yaa )

sonra biraz ders çalıştık. spor salonuna gittik öcü de ordaymış. biz girdik onlar çıktı. biraz daha oturup kalktık bizde. baktık bunlar girişte duruyor. ben de tam o sırada gülüyordum. bunun yanından geçerken ' herkese layık olduğu değeri vericeksin öküze kravat takmanın alemi yok' dedim. saçaklı da güldü. biz hoplaya zıplaya giderken benim telefon düştü cebimden ve 558 parçaya ayrıldı. telefonun bataryası ekranı kenarları falan hep çamur oldu. ben onları topluyordum ki saçaklı seninki okula gidiyor dedi daha az önce spor salonundaydı allah allah dedi. bende baktım o sırada göz göze geldik sanırım telefonun düştüğünü gördü gülüyordu. okulun önünde kalabalık bi grup vardı onların yanında durdu biraz. aramızda 2 metre falan varken grup okula girmeye başladı bu da arkalarında. bende bakmamaya çalışıyorum telefonu falan temizliyorum. önümdeydi öcü birden döndü. aynı anda sağa geçtik sonra sola sonra o durdu ben direk yanından geçtim hızla. saçaklı " sen geçerken omuzuna dokunacaktı hızla geçtin ya eli havada kaldı sonrada o haline güldü" dedi. biz yukarı çıkmaya devam ettik pencereden gördüm koşarak spor salonuna gidiyordu.
1 niye okula tekrar geldi?
2 hadi geldi sonra ne oldu da birden yolunu değiştirip arkasını döndü benle karşı karşıya gelmek istedi bide istemeden olmuş bi hareket değildi o ya baya hesapladı direk önüme geldi. neden tekrar spor salonuna gitti?
3 bu çocuğun amacı ne?

bence biri bunu parayla tuttu beni delirtmek için. sınanıyor olabilirim. neden bana gülüyor neden bakıyor neden karşıma çıkıyor neden nedeeeeen? ona bakıyorum ve onun bana baktığını görüyorum bunu saçaklı da görüyor. inkar edemiyoruz ama davranışları sürekli bizi yanıltıyor.

 bu kez gerçekten bitirdim. gerçek yüzünü gördüm gibi klişe bi cümle kurmak istiyorum. yapcak bi şey yok. okula gitmek istemiyorum. onu görmek, göz göze gelmek, sesini duymak istemiyorum. hatta aynı havayı solumak bile boğuyor beni.

allahıımm onu benden uzak tut nolur ya da mesela yakın tut ama ben onu sürekli bozayım nasılsın dediğinde sana ne deyim mesela. böyle şeyler yapmam için bana zemin hazırla hadi şu kuluna bi yardım ediver yüzüme gülüver noluuuur lütfeeeeen!!!! çünkü böyle yapmazsam rahatlayamicam. bana sadece bi kaç fırsat lazım. o fırsatları yarat allahım ve o anda bana karşı tarafta yıkım etkisi yaratacak cümleler kurmayı nasip et. süphaneke dinimiz amin :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder